Valencia İspanya’daki son şehrimizdi. Buradan
Portekiz‘e Lizbon‘a uçuş vaktimiz geldi. Valencia hava
yollarından TAP Air Portugal havayolu şirketiyle ülke değiştirecektik.
İspanya’da kullandığımız
Ryanair firmasına göre daha mütevazi bir hava yolu şirketiydi. Öyle ki
bizim gittiğimiz dönemde TAP Air Portugal firmasının çalışanları grev
haklarını kullanarak iş bırakmışlar, uçakta hostluk görevini Pilot yaparak
yolculara yardımcı oluyordu.
Hatta grevin daha büyük boyutunu anlatmak gerekirse normal yolcu uçaklarının
pilotları da grevde olduğu için biz maksimum 25 kişi kapasiteli uçakla yoğun
hava sirkülasyonunda sık sık türbülansa girerek uçağın en arka koltuğunda
dualar eşliğinde yolculuk yaptık.
Portekiz ülke sınırlarını geçtiğimizde zaten hava yağışlı olduğundan ötürü
Allah’ım ne zaman düşeriz, acaba düşecek miyiz düşünceleriyle korkar bir
vaziyette Portekiz’e iniş yaptık.
İspanya‘dan da tecrübemize dayanarak 2 gün
kalacağımız Lizbon’da 48 saatlik bazı ulaşım araçlarını kapsayan Lizbon
kartlarını 25 Euro‘ya satın aldık.
Havaalanından Lizbon’un merkezine gittiğimizde ise kiraladığımız hostelin
yerini bulmaya koyulduk. Ancak Lizbon’da çok fazla tram yani tramvay hattı
olduğu için yorgunluktan da olacak bir türlü hostelimizin yerini tespit
edemedik. Bunun yerine öncelikle telefonlarımızı şarz edip sütlü İngiliz
çaylarımızın yanında Lizbon’un meşhur Manteigaria çörek ve böreklerini
tadarak dinlendik ve hostelimize haritadan bakarak ulaşmaya çalıştık.
Lizbon’da tüm tram hatlarına binerek Lizbon’u rahatlıkla gezebiliyorsunuz.
Zaten günlük kartınız da varsa para verme gibi bir derdiniz olmuyor.
Hoşunuza giden bir yer olduğunda tram aracını çan yardımıyla Vatman‘a
bilgi vererek durmasını sağlayabiliyorsunuz. Tram araçlarındaki kulaklık
yardımıyla da bölge hakkında birkaç dil seçeneğiyle sesli bilgi
edinebiliyorsunuz.

Zoraki de
olsa hostelimize ulaşmış bulunduk. Diğer hostellere nazaran daha az kişinin
kullanımında olan hostelimiz gayet konforlu ve rahattı. Zaten odanızda kadın
arkadaşlarda varsa diğer arkadaşların pek fazla sorunlu tavırları olmuyor.
Horlamamak için uyumayanlar dahi mevcut 🙂 Diğer türlü, oda da osuranlar,
geyirenler aklınıza gelebilecek tüm tiksineceğiz şeyleri yapacak kişiler
çıkabiliyor.
Lizbon’da ilk günümüz tram hatlarının tamamının nereye gittiğini öğrenmek ve
öğrenirken aşağıdaki gibi Comercio Meydanını, (Praca do Comercio) Meydana
giderken de meydana açılan Rua Augusta Zafer Arkını (Arco
Monumental da Rua Augusta) hostelimizin yakınlarında olan Miradora yani
seyir terası gibi kısımları direkt görüp ziyaret etme şansımız oldu. Bu bölgede
size tavsiyem meyve kokteylini kesinlikle tatmanız. 2 Euro karşılığında bir
bardak meyve kokteyli veriliyor ve tatları enfes.


Praca do Comercio Meydanı

Belirli bir saatten sonra ise hostelimize dönüp 1-2 saatlik dinlenmenin
ardından tekrar gezmek üzere yola koyulduk. Valencia’da çok fazla uyuşturucu
işi döndüğünden Lizbon’a gelenler torbacıların direkt hedefi olabiliyor.
Valencia’dan geldiğini nereden bilecekler, ne saçmalıyorsun demeyin. 🙂 Ben bu
konuyu bilmediğim için Valencia’dan üstünde Valencia yazan bir tşört almıştım
ve Lizbon’da bu tşörtü giyiyordum. Direkt olarak torbacıların açık hedefi
haline geldim. Hemen hemen 10-15 adımda bir torbacılar karşıma geçip bir şey
isteyip istemediğimi soruyorlardı. Sonra İstanbul‘dan geldiğimi ve Türk
olduğumu söylediğimde ise kısa gülüşmeler yerini alarak İstanbulluların da
çok fazla içtiğini söylemeleriyle sonuçlanıyordu konuşmalarımız :). Elbette bu
olaylardan sonra ilk olarak hostele gidip tşörtümü değiştirdim. Hava
karardığında çok fazla sorun yaşayabilirdik. Bunu göze alamadım.
Muhtemelen birçoğunuz biliyordur Portekiz’in en ünlü şeylerinden biri de
şaraplardır. Karanlık çökmeye başladığında İstanbul’un Nevizade’sini andıran
sokakları ve sokaklarının içerisinde masalar, renkli ışıklar sizi mest
edebiliyor. Biz de hostelimizin yakınlarında bulunan bu ortama girmiş bulunduk.
Burada
aslında sadece şarap içmek istedik ama şarap isimlerini bilmediğimiz için
menüde seçtiğimiz şarap sadece yemekle servis edilebilen bir türdü. Ben de
yiyecek alanından herhangi bir yiyeceği seçerek siparişimi verdim. Bir süre
sonra yiyeceğim bir tabak içerisinde olan kenarlarına yeşillik ile servis
edilen ahtapottu. Tabi çok bozuntuya verip ben bunu nasıl yiyeceğim,
istemiyorum diyerek tabi ki red etmedim. Hayatımda ilk kez Ahtapot yiyecektim
ve bu biraz mutluluğuma sebep oldu diyebilirim. Çünkü isteyerek hiçbir şekilde
ahtapot yemezdim. 1 LT. şarabımızla beraber vaktimizi geçirdik. Ahtapot ve
1 LT. Şarap için mekana 25 Euro ücret ödedik ve dinlenmek için hostelimizin
yolunu tuttuk.
Sabah uyandığımızda ise bugün gideceğimiz rotaları harita üzerinde
işaretleyerek, metronun yolunu tuttuk. Lizbon kartımızın metroda da geçerli olduğunu
düşünerek, girişte açık olan turnikelerden direkt geçiş yaparak gideceğimiz
bölgede indik. Ancak çıkışta kapalı turnikelerden kartımız geçerli olmadığı
için çıkış yapamadık.
Her şehirde yaşadığımız gibi burada da yine bir problemle karşı karşıya kalmıştık.
Fakat bu kez tecrübemiz demagoji yapmamız gerektiğini biliyordu. Karşımızda
avını bekleyen aslan gibi üstümüze doğru gelen kel güvenlik Abi, bir problem
çıkacağını bakışlarından bize zaten yansıtmıştı 🙂 Yanımıza gelerek öncelikle
problemin ne olduğunu sordu, biz de derdimizi anlatıp kartımızı gösterdik.
Ancak Lizbon Kartının metro hattı için geçerli olmadığını üstünde de bu durumun
yazdığını belirtti. (Alışkın değiliz, kartın üzerinde tram yazıyor ve biz
İstanbullu olduğumuz için tram-metro ilişkisi kuruyoruz kafamızda)
Turist olduğumuzu ve hata yaptığımızı 10 dakika boyunca kendisine anlattık.
Herif nuh diyor Peygamber demiyor, 80 Euro ceza kitleyeceğim diyip duruyor.
Neyse hedefinin bizi tribe sokmak olduğunu sonradan tamam bu binişimiz için tek
geçiş kartı ve günlük sınırsız geçiş bileti almanız yeterli olacak derken ki
bakışlarından anlamıştık. Yaşadığımız kısa süreli şokun ve stresin ardından
Cruz metro durağında inerek Centro Vasco Da Gama Avmsinin içerisininden
geçip
Tejo Nehri üzerinden geçen 17 KM’lik Vasco Da Gama köprüsünü
görmek istedik. Köprünün Centro tarafında ise Vasco da Gama Aquarium‘u
bulunuyor. Bu tarz yerlere meraklıysanız veya çocuğunuzun güzel vakit
geçirmesini istiyorsanız buraya gidebilirsiniz. Biz 2017 senesinde gittiğimizde
giriş bileti fiyatları 15 Euro idi ve Lizbon kartınız var ise yarı fiyatla
giriş yapabiliyorsunuz. Sabah 10 ve Akşam 18.00 arası açık oluyor.
Akvaryumun hemen sol bölümünde ise Lizbon Uluslararası Expo Fuar Merkezi
bulunuyor. Arka tarafının genişliği ve görselliğini seveceksinizdir, fotoğraf
için birebir. Burada fuara katılan ülkelerin sancaklarda bayrakları bulunuyor.
Bende Türk bayrağını görünce dayanamayıp aşağıda görüldüğü üzere fotoğraf
çekilmeyi ihmal etmedim:)

Cruz ve Vasco De Gama gezilerimizden sonra hostelimize gidip üstümüzü
değiştirerek akşam yürüyüşüne çıktık elbette.
İlk olarak Miradora yani seyir terası denilen alan ve Santa Justa
İsmi verilen asansörün olduğu alanlarda akşam yürüyüşlerimizi gerçekleştirdik.
Buralarda çok fazla vaktimiz olmadığı için çok vakit geçiremedik. (Yazımın
sonunda bundan bahsedeceğim.) Akşam yürüyüşümüz sonrasında soluğu hostelimizde
alarak bir günümüzü daha bitirdik.

Ertesi gün hostelimizde yaptığımız kahvaltının akabinde soluğu 7 Euro vererek
45 dakikalık otobüs yolculuğunun ardından 25 Nisan Köprüsünden geçerek Guincho
kitesurf beach landscape‘de aldık. Upuzun plajı ve dalgalı okyanus
suları…
Aradığım huzuru burada bulmuş gibiydim. Amacım okyanusun suyunu tatmak değildi.
Zaten çok fazla dalgalı ve rüzgarlıydı. Bu nedenle bu bölge genelde sörf yapmak
amacıyla kullanılıyor. Hatta burada sörf ve deniz yaşantısı için öğrenci
kulüplerinin eğitim kampları mevcut ve burada sörf yapma, deniz yaşantısı gibi
eğitimleri görmekteler. Vaktimizin birçoğunu burada geçirerek, hostelimize
döndük.


Evet
arkadaşlar. Ertesi gün Porto’ya dönüş vaktimizdi. Havaalanına gitmek için
ertesi gün yaklaşık 3 saat kadar erken çıkarak metro hattıyla 2 aktarma yaparak
havaalanının içerisine ulaştık. Sonraki durağımız Porto için uçağımızı
beklemeye başladık.
Naçizane tavsiyem eğer Lizbon’a gidiyorsanız burada en az 5 gün konaklamanız
olacaktır. Şehrin tüm değerli noktalarını bu şekilde gezebilir ve
inceleyebilirsiniz. Biz bu ziyaretimizde bir daha görüşeceğiz Lizbon şeklinde
ayrılacak Lizbon’un birçok gidilmesi gereken noktalarına geçiş yapamadık.
Sonraki Porto yazımda görüşmek üzere 🙂