Barselona
maceramız sonrasında İbiza’ya önceden aldığımız uçak biletlerimiz ile 15
Euro’ya yaklaşık 20-30 dakikada gidiş yaptık.

Her
havalimanında olduğu gibi bavullarımızı aldıktan sonra şehir merkezi için
otobüslere bindik. . İbiza’ya geliş amacımız kesinlikle denize girmek ve
sonrasında gece clublerinde zaman geçirmekti.
Merkezinde otobüsten önünde indiğimiz bu mağaza bize Merhaba diyerek zaten
gönlümüzü feth etmişti 🙂

Hafta sonu
olduğu için kapalı durumdaydı, konuşamadık üzüldük…
Booking.com’dan öncesinde günlüğü 25 euroya kiraladığımız hosteli bularak
eşyalarımızı yerleştirtik ve birkaç saat uyuyarak İbiza’ya tam hazırlığımızı
yaptık.
Yemeğimizin ardından kısa bir araştırmadan sonra gitme kararını verdiğimiz Privilege Club Ibiza‘ya bilet almak için araştırmalara başladık. İbiza’da clublerin tamamında giriş ücretleri 25-50 Euro arasında değişiyor. Clube ya da bileti satan işyerine göre bir adet alkol olarak taçlandırabiliyorsunuz. Ama büyük kısmında bu ücreti sadece giriş için veriyorsunuz.

Biz rent a car’da çalışan arkadaşla kanka olup ücretsiz alkol için bilet aldık.
Kanka derken ciddiyiö, Facebook’tan falan ekleştik. Brezilyalı güzel sıcak
kanlı bir arkadaş 🙂
Evet Rent a
Car dediğim için şaşırmayın. İbiza’da herhangi bir büfe, seyyar satıcı ya da
cafe restaurantlardan clupler için biletler alabiliyorsunuz. Kendileri de
clublerden komisyonla satış yapıyorlar.
Club biletimizi 25 Euro’ya aldıktan sonra maalesef çalınan telefonumun yerini
almaz ama tatilimin geri kalan kısmını ölümsüzleştirebilmek için 120 Euro
değerinde telefon aldım. Telefonumu aldıktan sonra çok tatlı yerlerden geçerek
otostopla plajın olduğu bölümlere gittik.

Yeni telefonumun da
başına tekrar bir şey gelmemesi adına çok fazla kullanmadığım için buralarda pek fazla
fotoğraf çekemedim maalesef. Denizde birkaç saat zaman geçirmemizin ardından
Merkeze tekrar dönüş yaparak Ibıza’nın meşhur olan Plaza Reina Sophia ve
Plaza del Sol’de yürüyüş yaparak zaman geçirdik. İbiza adası çok büyük
olmadığı için yaptığınız yürüyüşler pek fazla yormuyor. Bu iki meydan 50 metre
uzunluğundaki Portal Nou tüneline bağlanıyor.
Günün ilerleyen saatlerinde 23.30 gibi 15 Euro gibi bir ücretle taksiye binerek
clube gittik. Club gittiğimiz sakinliğini koruyordu. Burada Turistler ya da
gençler genellikle clube çok fazla para vermemek için dışarıda daha ucuza
aldıkları alkolleri içip gecenin ilerleyen saatlerinde clube o şekilde giriş
yapıyorlar.
İçeri de bir birayı 9 Euro, Vodkayı ise 15-20 Euro gibi bir ücrete satıyorlar.
Bu yüzden bunu dışarıda içip içeriye girmek daha doğru gibi 🙂
İbiza’da ilk günümüzün gecesini gece clubünde geçireceğimiz için club
sonrasında yani ertesi gün için hostel kiralamamıştık. saat gece 4 gibi
İbiza’dan yine taksiyle merkeze dönerek çok da soğuk olmayan havada banklarda
uyuyarak zaman geçirdik 🙂 gün doğduktan, tüm işyerleri açıldıktan sonra
kahvaltı sonrası günümüzün büyük bölümünü İbiza’da Almudaina şatosu, Santo
Domingo kilisesini gezerek zaman geçirmeye çalıştık. Zaten çok da büyük olmayan
bir bölümde gezmek zamanınızı çok fazla almıyor. Günün kalan kısımlarını İbiza
gibi bir yerde büyük çılgınlıklar yapmıyorsanız, çok fazla bütçeniz yoksa
sıkılarak geçiriyorsunuz.
Günün akşamında ertesi gün döneceğimiz için bu geceyi de güzel bir gece
clubünde geçirmeyi istedik. Swag isimli RNB tarzının olacağı club için
35 Euro’ya bilet aldık eğlencenin yolunu tuttuk.
Privilege clube istinaden daha küçük fakat daha eğlenceli sayılabilecek
bir ortamda bulduk kendimizi.

Burada da
alkol fiyatları diğer Privilege club de olduğu gibi aynıydı.
Fakat Swag clubten ertesi günün sabahında uçağımız olduğu için erken dönmek
zorunda kaldık. İbiza’dan sonraki durağımız Valencia…
Valencia yazımda görüşmek üzere 🙂